Seyit Serçe Camii
Cami,
Cebrail mahallesinde Kırkçeşme Caddesine açılan Selçuk Sokağının köşesinde yer
almaktadır.
Kastamonu
Asar – ı Kadimesi adlı eserde; “ Cami, 920 (1514) tarihinde Üsküdarlı Şeyh Aziz
Mahmut Hüdai Hazretleri hulefasından Resul – zade Şeyh Mustafa Efendi
tarafından yaptırılmıştır.” denilmektedir.
Caminin
kıble tarafındaki türbede medfun olan Seyyid Şeyh Mustafa Efendi, Celveti
Tarikatını Kastamonu’ ya getiren şeyhtir. Cami inşa edildikten sonra burada
Celveti tarikatı üzerine irşada başlamış ve camiye bir kütüphane ile imaret
ilave ederek burasını zaviye haline getirmiştir.
1061
/ 1650 tarihli fermanla Osmanlı Padişahı 4. Mehmet tarafından cami ve zaviyeye
Elyakut köyünden on kısım arazi ile diğer bazı vakıf gelirleri tahsis
edilmiştir. Tahsis edilen bu vakıflara zamanın ileri gelenlerinden
İzbelioğulları’ nın nezaret edeceği de aynı fermanla belirtilmiştir.
Bu
izahattan sonra caminin yapılış tarihi hakkındaki tereddütü belirtmek yerinde
olacaktır. Zira Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerinin doğum tarihi 1541 yılıdır. Onun
halifesi olan Şeyh Mustafa Efendi’ nin camiyi inşa ettiği tarihin 1514 yılı
olması mümkün değildir. Bu durumda cami 1514 yılından sonraki bir tarihte
yapılmıştır.
Zamanında
halkın büyük rağbet gösterdiği önemli bir kültür ve irşad merkezi olan Seyit
Serçe Camii, Osmanlı mimari ve sanatının da en güzel örneklerinden birisini
teşkil ediyordu. Ne var ki, 1940 yılında kadro harici edilerek tasfiyeye
uğramış ve 1941 yılında da harap olduğuna dair bir raporla enkazı 521 liraya
satılmıştır. 2004 yılına kadar caminin sadece dış cephe duvarları enkaz halinde
dururken, Kastamonu’ da bir çok tarihi ve kültürel değeri ayağa kaldıran
Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından, cami deyim yerindeyse yeniden doğmuştur.
Vakıflar
Bölge Müdürlüğü’ nün; eski görkemini, ihtişamını ve güzelliğini aratmayacak
derecede itina ile yeniden hayat verdiği Seyit Serçe Camii ile beraber
Kastamonu’ nun yetiştirdiği ve bu mümtaz şehre ömrü boyunca hizmet etmiş olan
Seyit Mustafa Efendi’ nin türbesi de mükemmel bir şekilde yapılarak, tarihin
tozlu sayfaları arasına atılan iki önemli eser tekrar nefes almaya başlamıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder